Loading color scheme

Asfalt Tarihçesi

 

TARİHÇE

  

ıÜüPetrol; gaz, sıvı ve katı halde bulunan hidrokarbonlara verilen genel addır. Sıvı hidrokarbonlara ham petrol, gaz halindekilere doğal gaz, katı olanlara ise bileşimlerine göre asfalt-parafin veya bitüm adı verilmektedir.

 "Asfalt" kelimesinin, tarih öncesi dönemde Akadlara ait bir terim olan "asfaltik"ten türetildiğine inanılmaktadır. Bu terim, Homerist Yunanlılar tarafından "sıkılaştırmak ya da sabitleştirmek" anlamında benimsenmiştir. "Asfaltik" terimi daha sonra "asfalte (asphalte)" olarak Latince ve Fransızcaya ve sonunda "asfalt (aspahalte)" olarak da İngilizce 'ye çevrilmiştir. Asfalt, 5000 yıldan daha uzun süredir bilinen ve bu zaman içinde kendini kanıtlamış bir inşaat malzemesidir. İlk zamanlarda doğal depozitlerden elde edilen asfalt, geçirimsizliği sağlayan bir kaplama malzemesi ve harç olarak da kullanılırdı. Günümüzde asfalt halen geçirimsizliği sağlayan bir kaplama malzemesi olarak kullanılmaktadır. Asfaltlı yol inşaatının geçmişi en fazla 100 yıl öncesine dayanmaktadır, o zamanlarda asfalt, bağlayıcı kullanılmadan yapılan yüzey tabakası üzerinde seyreden araçların kaldırdığı tozu önlemek amacıyla kullanılmıştır. 1900’lü yıllarda otomobilin keşfi ve asfaltın ucuz ve tükenmez bir malzeme olarak görülmesi sonucunda, modern yolların yapımında ve birçok diğer uygulamada yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır.

 İlk asfalt karışım plenti 1920 ve 1930 yılları arasında işletmeye alınmıştır.

 Türkiye'de ilk asfalt uygulamaları Osmanlı döneminde başlamış ve penetrasyon-makadam kaplamaların yapımında Fransız'lardan destek alınmıştır.

 Cumhuriyet döneminde, 1929'da başlayan asfalt kaplama yapımı, 1948'de ABD'den sağlanan Marshall Teknik yardımı ile yaygınlaştırılmış ve 1950'de Karayolları Genel Müdürlüğü-KGM'nin kurulması ile sürekli gelişim dönemi başlamıştır

      

   

 

1950 yılında yaklaşık 9.500 km olan karayolu ağı, 01.01.2007 itibariyle 64.1960 km'ye ulaşmıştır. Aradan geçen zaman içinde Türkiye'de otomotiv endüstrisinin gelişmesiyle, karayoluyla yapılan yük ve yolcu taşımacılığı oranı her geçen gün artmış, ihtiyaçlara paralel olarak imkânlar ölçüsünde hedef ve politikalar da değişmiştir.

 70'li yılların sonunda çok şeritli ve bölünmüş yolların yapımına geçilmiştir. Bu yıllarda, KGM'nin de teşvikiyle, birçok müteahhit bitümlü sıcak karışım üretim ve uygulamasına yönelik makine parkları oluşturarak, aktivite alanlarına asfaltı da dâhil etmişlerdir. 1980'li yıllarda mevcut karayolu ağının standartlarının yükseltilmesi için rehabilitasyon projeleri uygulanmaya konmuş, Türkiye'de otoyol ağının geliştirilmesi çalışmalarına başlanmıştır. Yeni projeler ve otoyol hamlesi, Türk asfalt endüstrisinde önemli gelişime ve büyümeye neden olmuş, yeni teknolojilerin transferi, bilgili insan gücü, artan üretim ve makine parkıyla bugüne gelinmiştir.

 Günümüzde kullanılan asfalt, petrolün doğal bir bileşenidir. Kuyulardan çıkan ham petrol rafinerilerde bileşenlerine ayrılır. Bu temel işlemden sonra bileşenler tekrar rafine edilerek çeşitli ürünlere dönüştürülürler. Bu ürünlerin başında benzin, makine yağı, parafin ve asfalt gelmektedir. Asfalt, ham petrolün damıtılmasında sonra elde edilen atıklardan oluşur. Bu temel atık maddenin kırılmış taş (agrega), su ve bitüm (asfalt çimentosu) ile yeni bir işleme tabi tutulması sonucunda bugünkü yol yapımında kullanılan mamul asfalta ulaşılmaktadır.

 Tarihin en eski yol yapım malzemelerinden biri olan asfalt, geliştirilen teknik özellikleri ile yüksek performanslı, uzun ömürlü, güvenli ve çevre ile uyumlu yolların yapımına olanak tanımaktadır. Bugün Amerika’da 3.63 milyon km uzunluğundaki kaplamalı yolların %94’ü ve Avrupa karayollarının %95’i asfalt kaplama olup hem ağır hem de hafif trafikli yollarda soğuk ve sıcak olarak hazırlanan karışım olanakları ve çeşitli yüzey kaplama tipleri ile asfalt, tüm dünyada yol kaplamasında en yaygın olarak kullanılan kaplama malzemesidir